Gölün Gizemli Kapısı

Asya, yaz tatilini babaannesinin köyünde geçiriyordu. Köyün kenarında büyük bir göl vardı. Gündüzleri sıradan görünüyordu ama geceleri ay ışığında gölün ortasında sanki parlayan bir daire beliriyordu. Köy halkı bu görüntüyü yıllardır görür ama açıklayamazdı.

Bir gece Asya dayanamayıp göle doğru yürüdü. Ay ışığı tam suyun üzerine vururken daire açıldı ve suyun içinde spiral şeklinde bir kapı belirdi. Cesaretini toplayarak suya atladı. Kendini bambaşka bir dünyada buldu.

Burası gölün altındaki gizli bir ülkeydi. Yosunlarla kaplı evler, inci gibi parlayan taş yollar ve suyun içinde konuşabilen balıklar vardı. Balıklar ona şöyle dedi:
— “Buraya gelenler, kalplerindeki en büyük korkuyla yüzleşir.”

Asya ilerledikçe karşısına dev bir yılan çıktı. Korkudan geri çekildi ama sonra annesinin sözlerini hatırladı:
— “Korkular, üzerine gidildiğinde küçülür.”

Cesaretle yılana doğru yürüdü. Birden yılan küçülüp minik bir denizatı oldu. Balıklar sevinçle bağırdı:
— “Artık geçiş hakkını kazandın!”

Onu gölün altındaki kristal saraya götürdüler. Sarayın ortasında eski bir kitap vardı. Kitapta şu yazıyordu:
“Kendi korkusunu yenen, başkalarına da ışık olur.”

Asya, sabah olduğunda yeniden gölün kenarındaydı. Ama artık çok farklı hissediyordu. Çünkü biliyordu ki, en büyük macera korkularını yenmekti.