Arda ve Kırlangıcın Sırrı
Arda, yaralı bir kırlangıçla dostluk kurar ve onu özgür bırakır.

Sesli Dinle
Hikayeyi sesli olarak dinleyebilirsiniz
Hikayeyi Oku
Hikayenin tam metni
Arda yaz tatilini dedesinin köyünde geçiriyordu. Şehirde alıştığı kalabalık sokaklardan, gürültülü caddelerden çok farklıydı burası. Sabahları kuş sesleriyle uyanmak, çiğ kokan çimenlerde yalınayak dolaşmak ona tarifsiz bir huzur veriyordu. Ama bu yaz, ona başka bir şey daha verecekti: hayatının hikâyesini.
Bir sabah dere kenarında gezerken yaralı bir kırlangıç buldu. Uçamıyordu. Kanadında ince bir çizik vardı ve ürkek gözlerle etrafa bakınıyordu. Arda önce korktu ama sonra dedesinden öğrendiği bir sözü hatırladı:
“Doğanın bir parçası olduğumuzu unutma evlat.”
Kırlangıcı dikkatlice kucağına aldı ve evin arkasındaki küçük kulübede ona bir yer hazırladı. Her gün suyunu verdi, ekmek ufaladı, yanında şarkılar mırıldandı. Günler geçtikçe kırlangıç Arda’nın sesine alıştı, titrek adımlarla omzuna çıkmaya başladı. Aralarında kelimesiz bir dostluk oluşmuştu.
Bir gün kırlangıç pencerenin kenarına kondu ve uzun uzun gökyüzüne baktı. Arda anladı. Artık gitme zamanıydı. Ama içinden “kal” diyemedi. Çünkü gerçek sevgi, bazen gitmeyi kabullenmeyi de gerektirirdi.
Ertesi sabah kırlangıç, Arda’ya son bir kez bakıp kanat çırptı ve gökyüzüne doğru yükseldi. Arda'nın gözleri doldu ama içinde garip bir mutluluk vardı. Artık o da doğanın bir parçasıydı; anlayan, hisseden, koruyan bir parça.
Bir hafta sonra gökyüzünde dönen bir kuş sürüsünün içinden bir tanesi ayrıldı, evin çatısına kondu. Aynı gözler, aynı kararlı bakış. Arda gülümsedi.
“Hoş geldin dostum,” dedi fısıltıyla. “Yolun hep açık olsun.”
Yazar Hakkında
Yazar
Yazar | Masalcım - 15.08.2025
Masalcım Premium
Sınırsız masal erişimi ve özel içerikler için premium üyeliğimize göz atın!
Detaylı Bilgi