Küçük Kırmızı Balon

Bir zamanlar, deniz kıyısındaki küçük bir kasabada, Mert adında yedi yaşında bir çocuk yaşardı. Mert’in en büyük hayali, gökyüzüne bir balon bırakıp onun sonsuz mavilikte kayboluşunu izlemekti. Ama ailesi balon alacak durumu olmayan mütevazı insanlardı.

Mert her gün okuldan dönerken manavın vitrininde duran parlak kırmızı balona bakardı. Balon, rüzgârda nazikçe sallanır, sanki Mert’e göz kırpardı. Bir gün, Mert tam vitrine yaklaşmışken arkasından bir ses duydu:
— “İstersen birlikte bakabiliriz,” dedi ince bir ses.

Bu ses, yeni taşınan Zeynep’e aitti. Zeynep, Mert’in sınıfına yeni gelmiş, çekingen ama sevecen bir kızdı. O günden sonra Mert ve Zeynep arasında güzel bir arkadaşlık başlamıştı. Birlikte hayaller kuruyor, çizdikleri resimlerle gökyüzüne uzanıyorlardı.

Bir gün okul çıkışında Mert, vitrin camının boş olduğunu fark etti. Kırmızı balon artık orada değildi. Üzgün bir şekilde eve dönerken kapısında onu büyük bir sürpriz bekliyordu: Zeynep, elinde o kırmızı balonla bekliyordu.
— “Manavdan bir hafta boyunca kitap taşımasına yardım ettim. O da bana bu balonu verdi. Ama ben onu senin için istedim,” dedi Zeynep gülümseyerek.

Mert’in gözleri doldu. Elinde tuttuğu balon artık sadece bir balon değildi. O, dostluğun, paylaşmanın ve kalpten gelen bir hediyenin simgesiydi. İkisi birlikte balonu gökyüzüne bıraktılar. Balon yükselirken birbirlerine baktılar. O an, sonsuz bir dostluğun başladığı andı.