Zeynep’in Doğru Kararı

Zeynep, üçüncü sınıfa giden, neşeli ve sorumluluk sahibi bir çocuktu. Okulda en sevdiği şey resim dersiydi. O gün öğretmenleri, “Hayalimdeki Dünya” konulu bir resim yarışması yapacaklarını açıkladı. Kazanan, okuldaki sergide resmiyle yer alacaktı.

Zeynep eve gelir gelmez boyalarını hazırladı. Hayalindeki dünyada gökyüzü pembe, deniz mor, ağaçlar rengârenkti. Çizdiği resim o kadar güzeldi ki kendisi bile hayran kaldı. Ama ertesi gün okula giderken resmini çantasında unuttuğunu fark etti.

Panikle sınıfa girdiğinde yarışmanın başlamış olduğunu gördü. Tam pes etmek üzereyken, sıra arkadaşının çantasının açık olduğunu fark etti. İçinde, yapılmış ama henüz teslim edilmemiş bir resim vardı. Zeynep’in içinden bir ses “Al şunu, kimse fark etmez. Zaten sen daha güzel çizersin,” dedi.

Ama sonra annesinin geçen gün söylediği sözleri hatırladı:
“Zeynep, bir şeyi hak etmek demek, onu dürüstçe kazanmak demektir.”

İçinde bir mücadele başladı. Sonunda içindeki doğru sesi dinledi. Kendi boş kağıdını çıkarıp yeni bir resim çizmeye başladı. Bu sefer daha sade bir dünya çizdi: gökyüzü mavi, deniz dalgalı, çocuklar gülümsüyordu.

Resim sergisi günü geldi. Zeynep'in resmi sergilenmedi. Ama öğretmeni onu yanına çağırdı.
“Zeynep, çizdiğin resim yarışmayı kazanmadı. Ama davranışın bu okulun en değerli ödülünü hak etti. Doğruluk Madalyası.”

O an Zeynep'in gözleri doldu. O gün öğrendiği en önemli şey, bir resmi kazanmanın değil, karakterle kazanmanın daha önemli olduğuydu.